Urfa’daki arazi kavgalarının perde arkası


Şanlıurfa’da geçtiğimiz günlerde arazi anlaşmazlığından çıkan silahlı kavgada 1 metrelik toprak için biri kadın 5 can toprağa verildi. Eski Baro Başkanı Yahya Demirkol, arazi anlaşmazlıklarının temelinde bölgesel faktörler ile eğitimsizliğin yattığını söyledi.


Urfa Değişim Gazetesinde yer alan habere göre, Şanlıurfa’nın Karaköprü ilçesine bağlı kırsal Remzi Mahallesi'nde akraba iki aile arasında arazi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan silahlı kavgada aynı aileden Mustafa, Ömer, Elif, Mehmet Emin Arıcı hayatını kaybederken karşı taraftan ise İbrahim Polat yaşamını yitirdi.

Biri kadın 5 kişinin hayatını kaybettiği silahlı kavga sonucu yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 6 kişinin Jandarmadaki işlemleri devam ediyor.

Türkiye'de en fazla arazi anlaşmazlığı davaları bulunuyor. Şanlıurfa Eski Baro Başkanı Yahya Demirkol Şanlıurfa arazi anlaşmazlıklarında temelinde bölgesel faktörler ile eğitimsizliğin yattığını vurguladı.


“Birçok etken birbirini tetikliyor”

“Cumartesi günü şehrimizde üzücü bir olayla karşılaştık” diyerek sözlerine başlayan Eski Baro Başkanı Yahya Demirkol, “‘‘Benim tespit ettiğim, meslek yaşamımda gördüğüm tabii ki pek çok etken birbirini tetikliyor. Bunun psikolojik nedenleri var, genetik etkenler var, bölgesel faktörler var ama mülkiyet ihtilaflarının tarafların adliyede yargı mekanizmalarının önünde çözmek yerine kendi aralarında çözmek istemesi aslında sorunun temelidir. Vatandaş mahkemeler nezdinde sorunu çözmek yerine kendi hukukunu uygulamaya çalışıyor. Burada cehalet çok önemli maalesef zaten cinayet işleyen sanıklara baktığımız zaman büyük çoğunluğu ilkokul mezunu yüzde ellisinden fazlası istatistikler öyle söylüyor. Şiddet eğilimi var zaten cehaletten kaynaklı olarak eğitim eksikliği maalesef bu konuda çok önemli. Tabiki eğitim şart! Adalete olan inanç esas yani vatandaş kendi adaletini sağlamamalı.” dedi.


“50 yıl süren davalar var”

Yargı sürecinin yavaş sürdüğünü dile getiren Av. Demirkol, “Diğer taraftan baktığınızda yargı tarafı, avukat boyutuna yargılamanın bütün boyutuna bakmak lazım ve yargılama maalesef hızlı yürümüyor. Evet, şuanda Bakanlarımız yargı reformuyla yargı paketiyle süreci hızlandırmak için çalışmalar yapıyor. Fakat yargıda hala hâkim savcı eksiği var. Nitelikli ve konusunda uzman hâkim savcı eksikliği var. Aynı şekilde avukat içinde geçerli ve adliye içinde geçerli. Şuanda 50 yıl süren davalar var Urfa’da Türkiye’de mevcut kadastro davaları ve yine mülkiyet davaları mevcut.”

“Adalet gecikince vatandaş kendi adaletini sağlıyor”

Demirkol, “Bir dosya bize geldiğinde vatandaş soruyor, ne kadar sürede sonuçlanır diye? Biz mülkiyet tarafı olan bir dosyada ciddi bir ihtilafsa en az 5 yıl diyoruz, bunların hızlanması gerekiyor. Tabiî ki eğittim şart, adalete olan inancı vatandaş esas almalı, kendi adaletini sağlamamalı. Adalete güvenmeli tabi bunla ilgilide çalışmalar yapılmalı. Adalet geciktiği zaman maalesef vatandaş kendi adaletini sağlıyor. Bu sadece yargıyla ilgili değil bunu daha önceki aşaması var. Bu da suç oluşurken mesela bu son mesele de kendi arazilerin sınırını geçmesi, yani kendine ait olduğunu iddia etmek gibi orada bir yapı yapmak gibi bir konu. Şu anda tarım arazilerinde yapı yapmak kanunen yasak mümkün değil. Tarım arazilerine izinsiz yapılar çoğaldı. Şu anda Urfa’da en büyük sorunlardan birisi bu anlamda tarım arazilerde izinsiz yapılardır, şimdi bunların önlenmesi lazım. Yapıldıktan sonra bunların yıkmak çok zor oluyor. Yapım aşamasında bunlara müdahale etmek lazım. Bu konuda muhtarlıklar kolluk birimleri kırsalda jandarma, şehir merkezinde gece kondular da emniyet birimleri, müdahil olmalı ve süreç çok hızlı işlemeli ve tamamen engellenmeli. Son yaşanan olayda evle ilgili bir tartışma olduğu söylenmekte. Başından beri o kaçak yapı engellenmiş olsa belki bugün bu olaylar olmayacaktı. Bu yüzden belediyelerimize çok ciddi görev düşüyor, kolluk birimlerimize görev düşüyor diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Urfa’da tarım arazilerinin kıymetli olduğunu sözlerine ekleyen Demirkol, her ne kadar köyden kente göç yapılsa da bireyler bağlarını koparmıyor diyerek şunları kaydetti, “Araziler, kıymetli ve mülkiyet davaları hala devam ediyor. Urfa’nın ciddi bir tarımsal alanında toplulaştırma işlemeleri devam ediyor. Bunlar parçalanmış hisseli, dağılmış olan arazilerin, toplanması tasarrufun kolaylaştırılması için yapılan bir düzenleme. Yıllardır devam etmekte 25-30 yıldır halen devam eden bir süreç. İşte 5300 sayılı yasa var. Arazi koruma kanunu o yasanın uygulanmasıyla ilgili doğan sorunlar var. Hisseli arazilerin satışı devri toplanması gibi işlemler ve kadastro düzenleme hala çözümlenmemiş davalar var ve bunların seri bir şekilde çözümlenmesi gerekmektedir.”

Süreç uzadıkça sorunlar büyüyor

Av.Demirkol, “Bir metre taşkın yüzünden kaç ölü ve yaralı var. Bunlar toplumun çok ciddi gerçekleri bu sorunlar devam ettiği sürece bu olaylara maalesef maruz kalacağız. Süreç uzadıkça sorunlar büyümekte kadastro ve mülkiyet dosyaları kısa sürede sonuçlanması gerekiyor. Şu anda hukuk mahkemelerinde bir değişiklik yapıldı. Buna dilekçeler verildikten sonra ön inceleme duruşması yapılıyor. Bir dava açtığınızda en yakın duruşma günü 8 ile 10 ay, dava dilekçesi cevap dilekçesi cevap’a, cevap ve yene cevap’a cevap sonrasında ilk duruşma ön inceleme ki bu bana göre gereksiz bir duruşma, orada maalesef az işlem yapılarak, duruşma ertelenmekte daha sonra istinaf var dosya bittikten sonra istinaf mahkemesine başvuruyoruz orada sınırlı bir durum söz konusu. Diyelim değer açısından çok cüzi bir değer altında olan davalar açısından eğer istinaf onaylarsa diğer davalar Yargıtay mahkemesine gitmek zorunda. Bana göre eğer Yargıtay gidecek dosyalar istinaf bana göre gereksiz direk Yargıtay gitmesi lazım. Sadece yargıya bağlamak yanlış, bütün faktörler bir biriyle bağlantılıdır.”

“Ben hakkımı kendim alırım mantığı var” “Vatandaş maalesef diyor ki benim burada olmam için güçlü olmam gerekiyor. Ben hakkımı almalıyım bunu kanunla almak yerine zorla almaya çalışıyor ve ben bunu alamasam bana korkak derler yâda diğer haklarımı da elimden alırlar düşüncesine kapılıyor. Hâlbuki sen hakkını mahkemede alabilsen ve mahkemede verilen karara inansan adalete inansan sorun kalmayacak ama ben hakkımı kendim alırım mantığı devam ediyor. Bunlarında değişmesi gerekiyor. Tek bir nedene bağlamak yanlış hepimiz kendimizi suçlayacağız. Avukat çok iyi hazırlanmalı dosyasına, hazır olmalı müvekkiline doğru bilgi vermeli, adaletle ilgili bilgi vermelidir. Şöyle avukatın müvekkili haklı olmayabilir bunu ifade etmesi gerekmekte, temel amacı adalet olması lazım, paradan daha çok adaletin gelmesi lazım daha sonra kazanç gelmesi lazım. Bu aynı şekilde yargı içinde geçerli temel amaç bir an önce dosyayı adaletli bir şekilde sonuçlandırması lazım.” diyerek sözlerine son verdi.

Kaynak: Urfa Değişim Gazetesi...

Yorum Gönder

0 Yorumlar